image
image
image
image

Saçkıran (Alopesi Areata) Nedir? Saçkıran Nedenleri ve Tedavisi

açkıran (alopesi areata), kıl folikülü, tırnakların etkilendiği bölgesel saç kaybı ile karakterize bir otoimmün rahatsızlıktır. Başlangıçta küçük yama şeklinde olan bu dökülmeler fark edilmeyecek kadar önemsiz boyutta olabilir. Ardından bu küçük yamaların birleşmesi belirgin bir alanda saç dökülmesi yaşadığınızı fark etmenize neden olabilir.

 

Birbirinden farklı özellik gösteren saçkıran çeşitleri mevcuttur. Kafa derisindeki ani ve bölgesel saç kaybına ek olarak bazı vakalarda kaş, kirpik, sakal ve diğer vücut kıllarının da etkilendiği görülür. Bazı olgularda oldukça yavaş gelişen bu durum yıllar içerisinde tekrarlama özelliği gösterebilir.

 

Alopesi areata hastalığı kendi içerisinde birçok alt tipe ayrılır. Saçkıran bu alt tiplerin en sık görülendir. Kafa derisindeki tüm saçların etkilendiği alopesi türü “alopesi areata totalis” olarak isimlendirilir. Bu etkilenme tüm vücudu kapsayacak şekilde olduğunda ise adı “alopesi areata universalis” olur. Bazı kişilerde saç açıklığı olmadan saçların aniden aşırı incelmesi ve güçsüzleşmesi “diffüz alopesi areata” olarak tanımlanır. Dökülmelerin yuvarlak yamalar yerine ense ve kulak arkalarında saç bandı şeklinde meydana geldiği saçkıran olguları ise “ofiazis alopesi areata” olarak isimlendirilir.

Alopesi Areata Hastalığının Risk Faktörleri ve Belirtileri

Saçkıran hastalığına yakalanma riski bulunan kişiler vardır. Özellikle ailesinde bu hastalığı geçirmiş olanlar varsa Alopesi areataya yakalanma riski artar. Ayrıca akut streslerden sonra ortaya çıkabilir. Her yaşta ortaya çıkabilirse de çocukluk ve ergenlikte daha sık görülür. Ne kadar erken yaşta ortaya çıkarsa ve ilk lezyon ne kadar genişse tedaviye o kadar dirençli olur.  Risk faktörlerini sıralayacak olursak karşımıza şunlar çıkar:

  • Kalıtsal sebepler
  • Yaşı 40’ın altında olanlar
  • Otoimmün hastalığı bulunanlar
  • Down sendromu olanlar
  • Erkekler

Bu rahatsızlığın başladığına dair farklı belirtiler görülmektedir. En önemli semptom, saçlı derinin belli noktalarında yuvarlak-oval  saçsız alanların bulunmasıdır. Bölgesel olarak saçın azaldığı bölgenin derisi sağlıklıdır. Bu rahatsızlığa yakalanan kişilerde belirtiler daha çok kafa derisindeki saç dökülmeleriyle başlamaktadır. Daha sonra kaş, kirpik, sakal gibi kıl ve tüy bulunan başka bölgelerde de dökülmeler olabşlmektedir. Kronik olarak da seyredebilen bu rahatsızlık, herkeste farklı şekillerde görülebilmektedir. Ancak hastalık, kendi kendine iyileşebilmekte ya da daha kötü bir hal alabilmektedir.

Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ne yazık ki hastalıkta kesin çözüm sağlayabilecek tedavi yoktur. Hastalık yavaş bir şekilde kendiliğinden iyileşebilir. Bazen yeni gelen saçlar beyaz veya gri renktedir, daha sonra orijinal renklerine dönerler.

Saçsız alana kortizon enjekte edilmesi saçların çıkışını hızlandırabilir. Bu tedavi intralezyonel kortizon enjeksiyonu olarak bilinir. Saçlardaki yeniden büyüme sadece enjeksiyon yapılan yerde görülür. Bu tedavi yeni alanlarda saç dökülmesini engellemez. Bununla beraber saçlar çıkmaya başlarsa ilave olarak yapılan enjeksiyonlar saçların çıkmasına yardımcı olur. Hastalığın tedavisinde birçok farklı alternetif yöntem kullanılır. Fakat bu tedavilerin sonuçları değişkendir. Bazı losyonların kullanılması
bazı kişilerde saçların çıkmasına neden olmaktadır. Bu amaçla kortizonlu ilaçlar veya minoksidil ve tahriş edici bir ajan olan ditranol kullanılabilir.

İmmunoterapi denen tedavide düşük bir konsantrasyonda alerjik reaksiyon oluşturabilecek bir madde dökülen alan uygulanır ve bir alerjik kontakt dermatit oluşması sağlanır. Bu amaçla sıklıkla diphenylcyclopropenone (diphencyprone) kullanılır. Ne yazık ki bu tedavi tahriş edici ve rahatsızlık vericidir, sıklıkla lenf bezlerinde büyümeye neden olur.

Yaygın saç kaybı durumunda güvenilir bir tedavi yöntemi yoktur. Kortizon içeren haplar, PUVA dediğimiz bir ışık tedavisi uygulanabilir. Fakat bu tedavilerin bir takım yan etkileri vardır.